DİJİTAL HİZMET VERGİSİ İLE BAZI KANUNLARDA
VE 375 SAYILI
KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN
Kanun No. 7194 Kabul
Tarihi: 5/12/2019
BİRİNCİ BÖLÜM
Verginin Konusu, Tanımlar, Mükellef ve
Vergi Sorumlusu, Muafiyet ve İstisnalar
Verginin konusu
MADDE 1 – (1)
Türkiye’de sunulan aşağıdaki hizmetlerden elde edilen hasılat,
dijital hizmet vergisine tabidir:
a) Dijital ortamda sunulan her türlü reklam
hizmetleri (reklam kontrol ve performans ölçüm hizmetleri,
kullanıcılarla ilgili veri iletimi ve yönetimi gibi hizmetler ile
reklamın sunulmasına ilişkin teknik hizmetler dâhil)
b) Sesli, görsel veya dijital herhangi bir
içeriğin (bilgisayar programları, uygulamalar, müzik, video, oyunlar,
oyun içi uygulamalar ve benzerleri dâhil) dijital ortamda satışı ile bu
içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına veya
elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda kullanılmasına
yönelik dijital ortamda sunulan hizmetler
c) Kullanıcıların birbirleriyle etkileşime
geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetleri
(kullanıcılar arasında bir mal veya hizmetin satılmasına veya
satılmasının kolaylaştırılmasına yönelik sunulan hizmetler dâhil)
(2) Birinci fıkrada sayılan hizmetlere
yönelik dijital ortamda dijital hizmet sağlayıcıları tarafından verilen
aracılık hizmetlerinden elde edilen hasılat da
dijital hizmet vergisine tabidir.
Tanımlar
MADDE 2 – (1)
Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Dijital ortam: Fiziki olarak karşı
karşıya gelmeksizin, çevrim içi faaliyetin gerçekleştirildiği her türlü
ortamı,
b) Dijital hizmet sağlayıcıları: 1 inci
maddede sayılan hizmetleri sunanları,
c) Hasılatın elde
edilmesi: Hasılatın mahiyet ve tutar itibarıyla kesinlik kazanmış
olmasını,
ç) Hizmetin Türkiye’de sunulması: Hizmetin
Türkiye’de sunulmasını, hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını, hizmetin
Türkiye’de bulunan kişilere yönelik gerçekleştirilmesini veya hizmetin
Türkiye’de değerlendirilmesini (Değerlendirmeden maksat, hizmetin
karşılığını teşkil eden ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yurt
dışında yapılmışsa, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme
yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır. Şu
kadar ki, dijital ortamda sunulan reklam hizmetinin Türkiye’de
bulunmayan kişilere yönelik gerçekleştirilmesi durumunda hizmet
Türkiye’de değerlendirilmiş sayılmaz.),
d) Finansal muhasebe açısından konsolide grup:
Uluslararası Finansal Raporlama Standartları veya Türkiye Finansal
Raporlama Standartları uyarınca konsolide finansal tablolarda yer alan
tüm işletmeleri,
ifade eder.
Mükellef ve vergi sorumlusu
MADDE 3 – (1)
Dijital hizmet vergisinin mükellefi, dijital hizmet sağlayıcılarıdır.
Bunların, 31/12/1960 tarihli ve
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanunu bakımından tam mükellef olup olmaması, dar
mükellefiyette söz konusu faaliyetleri Türkiye’de bulunan iş yeri veya
daimi temsilcileri vasıtasıyla gerçekleştirip gerçekleştirmemesi dijital
hizmet vergisi mükellefiyetine tesir etmez.
(2) Mükellefin Türkiye içinde
ikametgâhının, iş yerinin, kanuni ve iş merkezlerinin bulunmaması
hâlleri ile gerekli görülen diğer hâllerde Hazine ve Maliye Bakanlığı,
vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere
taraf olanlar ile işleme ve ödemeye aracılık edenleri verginin
ödenmesinden sorumlu tutabilir.
Muafiyet ve istisnalar
MADDE 4 – (1)
İlgili hesap döneminden önceki hesap döneminde, 1 inci maddede sayılan
hizmetlere ilişkin, Türkiye’de elde edilen hasılatı 20
milyon Türk lirasından veya dünya genelinde elde edilen hasılatı 750
milyon avrodan veya muadili yabancı para karşılığı Türk lirasından az
olanlar dijital hizmet vergisinden muaftır. Mükellefin, finansal
muhasebe açısından konsolide bir
grubun üyesi olması hâlinde, bu hadlerin uygulanmasında grubun verginin
konusuna giren hizmetlere ilişkin elde ettiği toplam hasılat dikkate
alınır.
(2) İlgili hesap dönemi içerisinde birinci
fıkrada yer alan hadlerin her ikisinin de aşılması hâlinde muafiyet sona
erer ve haddin aşıldığı vergilendirme dönemini takip eden dördüncü
vergilendirme döneminden itibaren dijital hizmet vergisi mükellefiyeti
başlar. Söz konusu hadlerin aşılıp aşılmadığının tespitinde, hesap
döneminin üçer aylık dönemlerinin sonu itibarıyla ilgili hesap dönemi
içinde elde edilen kümülatif hasılat dikkate
alınır.
(3) Arka arkaya iki hesap dönemi boyunca
birinci fıkradaki hadlerden herhangi birinin altında kalanların vergi
muafiyeti, izleyen hesap döneminden itibaren tekrar başlar.
(4) Cumhurbaşkanı, birinci fıkrada yer alan
hadleri verginin konusuna giren hizmet türlerine göre ayrı ayrı veya
birlikte sıfıra kadar indirmeye veya üç katına kadar artırmaya
yetkilidir.
(5) Hazine ve Maliye Bakanlığı, muafiyetin
tespiti ve uygulanması amacıyla bildirim ve belgelendirme yükümlülüğü
getirmeye ve maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir. Bu kapsamda bildirim ve belgelendirme yükümlülüklerini tam
ve zamanında doğru olarak yerine getirmeyenlere, yükümlülüklerini yerine
getirmeleri için otuz gün ek süre verilir. Verilen ek süre içerisinde,
bildirim ve belgelendirme yükümlülüklerini tam ve zamanında doğru olarak
yerine getirmeyenler bu maddede yer alan muafiyetten yararlanamaz.
(6) Dijital ortamda yapılan aşağıdaki
hizmetlerden elde edilen hasılat dijital
hizmet vergisinden istisnadır ve bu hizmetlerden elde edilen hasılat
birinci fıkradaki hadlerin tespitinde dikkate alınmaz:
a) 4/2/1924 tarihli
ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun ek 37 nci maddesi
kapsamında üzerinden Hazine payı ödenen hizmetler
b) 13/7/1956 tarihli
ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 39 uncu maddesi kapsamında
üzerinden özel iletişim vergisi alınan hizmetler
c) 19/10/2005 tarihli
ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 4 üncü maddesi kapsamındaki
hizmetler
ç) 28/2/2008 tarihli
ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin
Desteklenmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde
tanımlanan Ar-Ge merkezlerinde Ar-Ge faaliyetleri
neticesinde oluşturulan ürünlerin satışı ile münhasıran bu ürünler
üzerinden sunulan hizmetler
d) 20/6/2013 tarihli
ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunun 12 nci maddesi
kapsamında yer alan ödeme hizmetleri
(7) Dijital hizmet vergisine ilişkin
istisna ve muafiyetler, ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda
değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir. Diğer kanunlarda yer alan
istisna veya muafiyet hükümleri bu vergi bakımından geçersizdir.
İKİNCİ BÖLÜM
Verginin Matrahı, Oranı ve Hesabı
Verginin matrahı, oranı ve hesabı
MADDE 5 – (1)
Dijital hizmet vergisinin matrahı, ilgili vergilendirme döneminde
verginin konusuna giren hizmetler nedeniyle elde edilen hasılattır. Hasılatın döviz
ile hesaplanması hâlinde döviz, hasılatın elde edildiği tarihte geçerli
olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk
parasına çevrilir.
(2) Verginin matrahından gider, maliyet ve
vergi adı altında indirim yapılmaz. Dijital hizmet vergisi, fatura ve
fatura yerine geçen belgelerde ayrıca gösterilmez.
(3) Dijital hizmet vergisi oranı %7,5’tir.
(4) Dijital hizmet vergisi, matraha oranın
uygulanması suretiyle hesaplanır. Bu şekilde hesaplanan vergiden
herhangi bir indirim yapılmaz.
(5) Cumhurbaşkanı, üçüncü fıkrada
belirtilen oranı, hizmet türleri itibarıyla ayrı ayrı veya
birlikte %1’e kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya yetkilidir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Vergilendirme Dönemi, Verginin Beyanı,
Tarhı ve Ödenmesi ile Vergi Güvenliği
Vergilendirme dönemi, verginin beyanı,
tarhı ve ödenmesi
MADDE 6 – (1)
Dijital hizmet vergisinde vergilendirme dönemi, takvim yılının birer
aylık dönemleridir. Ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı, hizmet türlerine
ve mükelleflerin faaliyet hacimlerine göre birer aylık vergilendirme
dönemi yerine üçer aylık vergilendirme dönemi tespit etmeye yetkilidir.
(2) Dijital hizmet vergisi, mükellefin
beyanı üzerine tarh olunur. 3 üncü maddenin ikinci fıkrasının
uygulandığı durumlarda, bu beyan vergi kesintisi yapmakla sorumlu
tutulanlar tarafından yapılır.
(3) Mükellefler ve vergi kesintisi yapmakla
sorumlu tutulanlar, dijital hizmet vergisi beyannamelerini,
vergilendirme dönemini takip eden ayın sonuna kadar ilgili vergi
dairesine vermekle yükümlüdürler.
(4) Dijital hizmet vergisi, katma değer
vergisi mükellefiyeti bulunan hizmet sağlayıcıları için bu vergi
bakımından bağlı bulundukları vergi dairesince, bulunmayanlar bakımından
Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek vergi dairesince tarh olunur.
(5) Dijital hizmet vergisi, mükellef veya
vergi sorumlusu olan gerçek veya tüzel kişi adına tarh olunur. Adi
ortaklıklarda, verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu
olmak üzere, ortaklardan herhangi biri adına tarhiyat yapılır.
(6) Beyanname vermek mecburiyetinde olan
mükellefler ile vergi kesmekle sorumlu tutulanlar, bir vergilendirme
dönemine ait dijital hizmet vergisini beyanname verme süresi içinde
öderler.
(7) Dijital hizmet vergisi mükelleflerince
ödenen dijital hizmet vergisi, bu mükellefler tarafından gelir ve
kurumlar vergisine esas safi kazancın tespitinde gider olarak
indirilebilir.
(8) Hazine ve Maliye
Bakanlığı, dijital hizmet vergisi beyannamesinin ve eklerinin şekil ve
muhtevasını belirlemeye, faaliyetin gereğini göz önünde tutarak
mükellefin müracaatı üzerine veya resen tarh yerini tayin etmeye,
mükellef veya vergi sorumlularına sadece vergiye tabi hizmetlerin
sunulduğu dönemler için beyanname verdirmeye, verginin beyan ve ödeme
zamanı ile tahsiline ilişkin usul ve esasları belirlemeye, bildirim ve
belgelendirme yükümlülüğü getirmeye ve buna ilişkin usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
Vergi güvenliği
MADDE 7 – (1) 4/1/1961 tarihli
ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergilere ilişkin
beyanname verme ve ödeme yükümlülüklerini süresinde yerine getirmeyen bu
Kanun kapsamındaki dijital hizmet sağlayıcılarına veya Türkiye’deki
yetkili temsilcisine, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için dijital
hizmet vergisini tarha yetkili vergi dairesi tarafından internet
sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri
kaynaklarla elde edilen bilgiler kullanılarak 213 sayılı Kanunda sayılan
tebligat yöntemleri, elektronik posta veya diğer tüm iletişim araçları
ile ihtarda bulunulabilir ve bu durum Gelir İdaresi Başkanlığının
internet sitesinde ilan edilir.
(2) İlandan itibaren otuz gün içinde bu
yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde, dijital hizmet
sağlayıcılarının sunmuş oldukları hizmetlere erişimin, bu yükümlülükler
yerine getirilinceye kadar engellenmesine Hazine ve Maliye Bakanlığınca
karar verilir ve bu karar erişim sağlayıcılarına bildirilmek üzere Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumuna gönderilir. Engelleme kararlarının
gereği bildirimden itibaren yirmi dört saat içinde erişim sağlayıcıları
tarafından yerine getirilir.
(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul
ve esaslar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının görüşü alınarak Hazine ve
Maliye Bakanlığınca belirlenir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Düzenlemeler
MADDE 8 – 13/7/1956 tarihli
ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 33 üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “binde biridir” ibaresi “binde ikisidir” şeklinde ve
ikinci fıkrasında yer alan “yukarıdaki oranları aşmayacak şekilde
yeniden tespit etmeye yetkilidir” ibaresi “kambiyo muamelelerinde on
katına, vergiye tabi diğer muamelelerde ise kanuni seviyesine kadar
artırmaya yetkilidir” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 9 – 6802
sayılı Kanunun İkinci Kısmının İkinci Bölümünün mülga başlığı “Konaklama
Vergisi” şeklinde ve mülga 34 üncü maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Konaklama vergisi
MADDE 34- Otel, motel,
tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane, kamping, dağ evi, yayla
evi gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetle
birlikte satılmak suretiyle konaklama tesisi bünyesinde sunulan diğer
tüm hizmetler (yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, spor,
termal ve benzeri alanların kullanımı gibi) konaklama vergisine
tabidir. Geceleme hizmetinin;
sağlıklı yaşam tesisleri, eğlence merkezleri gibi tesislerin bünyesinde
sunulması, vergilendirmeye etki etmez.
Konaklama vergisinin mükellefi birinci
fıkrada belirtilen hizmetleri sunanlardır.
Vergiyi doğuran olay, birinci fıkrada
belirtilen hizmetlerin sunulması ile meydana gelir.
Konaklama vergisinin matrahı, verginin
konusuna giren hizmetler karşılığında, katma değer vergisi hariç, her ne
suretle olursa olsun alınan veya bu hizmetler için borçlanılan para, mal
ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat,
hizmet ve değerler toplamıdır.
Konaklama vergisinin oranı % 2’dir.
Cumhurbaşkanı, bu oranı bir katına kadar artırmaya, yarısına kadar
indirmeye, bu sınırlar içinde farklı oranlar tespit etmeye yetkilidir.
Konaklama vergisi, konaklama tesislerince
düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilir. Bu vergiden
herhangi bir ad altında indirim yapılamaz. Bu vergi, katma değer vergisi
matrahına dahil edilmez.
Aşağıda sayılan hizmetler konaklama
vergisinden müstesnadır:
a) Öğrenci yurtları, pansiyonları ve
kamplarında öğrencilere verilen hizmetler.
b) Karşılıklı olmak kaydıyla yabancı
devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilcilikleri, konsoloslukları ve
bunların diplomatik haklara sahip mensupları ile uluslararası anlaşmalar
gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlar ve
mensuplarına verilen hizmetler.
Konaklama vergisinde vergilendirme dönemi,
faaliyet gösterilen takvim yılının birer aylık dönemleridir. Her bir
vergilendirme dönemine ait konaklama vergisi, vergilendirme dönemini
takip eden ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar katma değer vergisi
yönünden bağlı olunan vergi dairesine (katma değer vergisi mükellefiyeti
bulunmayanlarca tesisin bulunduğu yer vergi dairesine) beyan edilir ve
aynı süre içinde ödenir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, konaklama
vergisi beyannamesinin şekil, içerik ve ekleri ile uygulamaya ilişkin
usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 10 – 31/12/1960 tarihli
ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
“Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı
103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan
tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94
üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma
yükümlülüğü yoktur.”
MADDE 11 – 193
sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı
bendinde yer alan “taşıma giderleri” ibaresinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki parantez içi hüküm eklenmiştir.
“(İşverenlerce
taşıma hizmeti verilmeyen durumlarda, çalışılan günlere ait bir günlük
ulaşım bedelinin 10 Türk lirasını aşmaması ve buna ilişkin ödemenin
toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçlarının
temini şeklinde yapılması şarttır. Ödemenin bu tutarı aşması hâlinde
aşan kısım ile hizmet erbabına ulaşım bedeli olarak nakden yapılan
ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilir.
Bu istisnanın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine
ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.)”
MADDE 12 – 193
sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“4. Amatör spor yarışmalarını yöneten
hakemlere ödenen ücretler (basketbol ve voleybol spor dallarının en üst
liglerinde görev alanlar hariç);”
MADDE 13 – 193
sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin
birinci fıkrasının (1), (5) ve (7) numaralı bentlerine sırasıyla
aşağıdaki parantez içi hükümler eklenmiştir.
“(Faaliyetleri kısmen
veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde
işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere,
kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin aylık
kira bedelinin 5.500 Türk lirasına kadarlık kısmı
ile binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve
katma değer vergisi toplamının en fazla 115.000 Türk lirasına kadarlık kısmı
gider olarak dikkate alınabilir.)”
“(Şu kadar ki faaliyetleri kısmen veya
tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde
işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, binek
otomobillere ilişkin giderlerin en fazla %70’i indirilebilir.)”
“(Faaliyetleri
kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli
şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak
üzere, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap
bedeli 135.000 Türk lirasını, söz konusu vergilerin maliyet bedeline
eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği
hâllerde, amortismana tabi tutarı 250.000 Türk lirasını aşan binek
otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu
tutarlara isabet eden kısmı gider yazılabilir. Bu hükmün uygulanmasında
binek otomobilin iktisap edildiği tarihte yürürlükte olan tutar dikkate
alınır.)”
MADDE 14 – 193
sayılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (4) ve (5) numaralı
bentlerine sırasıyla aşağıdaki parantez içi hükümler eklenmiştir.
“(Şu kadar ki
özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli
135.000 Türk lirasını, söz konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği
veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hâllerde,
amortismana tabi tutarı 250.000 Türk lirasını aşan binek otomobillerinin
her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu tutarlara isabet
eden kısmı gider yazılabilir. Bu hükmün uygulanmasında binek otomobilin
iktisap edildiği tarihte yürürlükte olan tutar dikkate alınır.)”
“(Şu kadar ki binek
otomobillerine ilişkin giderlerin en fazla %70’i ve kiralama yoluyla
edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin aylık kira bedelinin
5.500 Türk lirasına kadarlık kısmı ile binek
otomobillerinin iktisabında ödenen özel tüketim vergisi ve katma değer
vergisi toplamının en fazla 115.000 Türk lirasına kadarlık kısmı
gider olarak dikkate alınabilir.)”
MADDE 15 – 193
sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (b) alt bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“b) Tek işverenden
alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş 103 üncü maddede yazılı
tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan ücretler
(birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birinciden sonraki
işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103 üncü maddede yazılı
tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ve birinci işverenden
alınan dâhil ücret gelirleri toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin
dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı
tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dâhil),”
MADDE 16 – 193
sayılı Kanunun 94 üncü maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“9/6/1932 tarihli
ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı
Avukatlık Kanunu uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini (icra
ve iflas müdürlüklerine yatırılanlar dâhil) ödeyenler tarafından gelir
vergisi tevkifatı yapılır.”
MADDE 17 – 193
sayılı Kanunun 103 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 103- Gelir vergisine tabi gelirler;

oranında vergilendirilir.”
MADDE 18 – 193
sayılı Kanunun mükerrer 121 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1) ve (3)
numaralı bentleri ile beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“1. İndirimin
hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki
yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş (Kanuni
süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra
düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali
sayılmaz.) olması,”
“3. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla, (1)
numaralı bent kapsamındaki vergi beyannameleri üzerine tahakkuk eden
vergilerin ödenmiş olması (Ödemenin, ilgili mevzuatı gereği
istenilen bilgi ve belgelerin tam ve eksiksiz olarak ibraz edilmiş
olması koşuluyla, vergi kanunları gereği doğan iade alacaklarından
mahsuben yapılmış olması ve indirimden yararlanıldıktan sonra söz konusu
iade alacağı tutarının mahsuben ödemesi talep edilen vergi borcu
tutarının altına düşmesi hâlinde, eksik ödenmiş duruma gelen vergilerin
mahsuben ödenmek istenilen tutarın %10’unu aşmaması kaydıyla, eksik
ödenmiş vergiler dolayısıyla veya vergi kanunları gereğince, tecil
edilerek belirlenen şartların gerçekleşmesine bağlı olarak terkin
edilecek vergilerin, şartların sağlanamaması hâlinde kanunlarında
belirlenen tecil süresinin sonunu takip eden onbeşinci günün
bitimine kadar ödenmesi şartıyla, bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.),
ayrıca, vergi aslı (vergi cezaları ile
fer’i alacaklar dâhil) 1.000 Türk lirasının
üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,”
“Bu maddede geçen vergi beyannameleri ibaresi, yıllık gelir vergisi ve
kurumlar vergisi beyannameleri, geçici vergi beyannameleri, muhtasar,
muhtasar ve prim hizmet beyannameleri ile Hazine ve Maliye Bakanlığına
bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken katma değer vergisi ve özel
tüketim vergisi beyannamelerini; vergi ibaresi, anılan Bakanlığa bağlı
vergi dairelerine verilmesi gereken beyannameler üzerine tahakkuk eden
vergileri ifade eder.”
MADDE 19 – 193
sayılı Kanunun mükerrer 123 üncü maddesinin ikinci fıkrasına “23/8,”
ibaresinden sonra gelmek üzere “23/10,” ibaresi, “31,” ibaresinden sonra
gelmek üzere “40/1, 40/7,” ibaresi ve “48,” ibaresinden sonra gelmek
üzere “68,” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 20 – 193
sayılı Kanunun geçici 67 nci maddesinin
altıncı fıkrasında yer alan “beş puana kadar” ibaresi “ayrı ayrı veya
birlikte bir katına kadar” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 21 – 193
sayılı Kanunun geçici 72 nci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan “31/12/2019”
ibaresi “31/12/2023” şeklinde, fıkranın (a) bendinin (1) numaralı alt
bendinde yer alan “% 15,” ibaresi “%20,” şeklinde ve ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Bu ödemeler üzerinden 94 üncü madde
kapsamında ayrıca tevkifat yapılmaz. Bu
madde kapsamındaki gelirler toplamının, 103 üncü maddede yazılı
tarifenin dördüncü diliminde yer alan tutarı aşması hâlinde, bu gelirler
yıllık beyannameyle beyan edilir. Yıllık beyanname verilmesi durumunda,
beyan edilen bu gelirler üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, tevkifat yapmakla
sorumlu olanlarca vergi dairesine ödenmiş olması şartıyla, bu Kanuna
göre kesilen vergiler mahsup edilir.”
MADDE 22 – 193
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 91- 1/1/2019-31/12/2019
tarihleri arasında elde edilen ücret gelirlerine, bu maddeyi ihdas eden
Kanunla 103 üncü maddede yapılan değişiklik öncesi tarife uygulanır.
Mükerrer 123 üncü maddeye bu maddeyi ihdas
eden Kanunla eklenen 40/1 maddesi ile 68 inci maddede yer alan 5.500
Türk liralık kira tutarı hakkında, 2019 yılına ilişkin olarak 1/1/2020 tarihinden
itibaren geçerli olacak şekilde yeniden değerleme yapılmaz.
Geçici 72 nci maddenin
birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde ve ikinci
fıkrasında bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişiklikler, 1/11/2019 tarihinden
önce akdedilerek geçerlilik kazanmış sporcu sözleşmeleri kapsamında
yapılan ücret ödemelerine uygulanmaz. Daha önceki sözleşmeler kapsamında
yapılan ücret ödemeleri için geçici 72 nci maddenin
değişiklik öncesi hükümleri uygulanır. 1/11/2019 tarihinden
önceki sözleşmelere ilişkin olarak 1/11/2019 tarihinden sonra yapılan
süre uzatımı ve ücreti etkileyen değişiklikler bu kapsamda değildir.”
MADDE 23 – 4/1/1961 tarihli
ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112 nci maddesinin
üçüncü fıkrasına (b) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent
eklenmiştir.
“c) 379 uncu madde kapsamında kanun
yolundan vazgeçilmesi durumunda söz konusu maddeye göre hesaplanacak
vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili
bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, kanun yolundan
vazgeçme dilekçesinin vergi dairesine verildiği tarihe kadar;”
MADDE 24 – 213
sayılı Kanuna 160 ıncı maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Mükellefiyet kaydının analiz ve
değerlendirme sonuçlarına bağlı olarak terkini:
MADDE 160/A-
Mükellefiyet süresi, aktif ve öz sermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı,
çalışan sayısı, vergisel yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği
gibi hususlar dikkate alınarak mükelleflerin vergisel uyum seviyelerine
yönelik olarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan analiz ve
değerlendirme çalışmaları neticesinde sahte belge düzenleme riskinin
yüksek olduğu tespit edilen mükellefler vergi incelemesine sevk edilir
ve bunlar nezdinde yoklama yapılır.
Yoklamayı müteakip, Hazine ve Maliye
Bakanlığı tarafından belirlenen esaslar çerçevesinde vergi dairesinin
mükellefin sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğuna ilişkin görüşü
ve ilgisine göre vergi dairesi başkanı veya defterdarın onayı ile
mükellefiyet kaydı terkin edilir ve bu durum mükellefe tebliğ edilir. Tebliğ
tarihinden itibaren bir ay içerisinde 153/A maddesinin birinci
fıkrasında yer alan asgari teminat tutarından az olmamak üzere, sahte
belge düzenleme riskinin yüksek olduğu dönemlerde düzenlenen belgelerde
yer alan toplam tutarın %10’u tutarında aynı maddede belirtilen türde
teminat verilmesi ve tüm vergi borçlarının ödenmesi şartıyla
mükellefiyet, terkin tarihi itibarıyla yeniden tesis edilir. Mükellefiyetin
terkin edildiği tarih ile yeniden tesis edildiği tarih aralığında
verilmeyen beyanname ve bildirimler, yeniden tesise ilişkin yazının
mükellefe tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde verilir ve
tahakkuk eden vergiler aynı sürede ödenir.
Bu madde kapsamında
mükellefiyeti terkin edilenler ve 153/A maddesinin birinci ve ikinci
fıkrasında belirtildiği şekilde bunlarla ilişkili olan kişilerin işe
başlama bildiriminde bulunmaları hâlinde, bu kişiler hakkında
mükellefiyet tesis edilebilmesi için işe başlama bildiriminde
bulunanların ve mükellefiyet kaydı bu madde kapsamında terkin
edilenlerin tüm vergi borçlarının ödenmiş ve ikinci fıkrada belirtilen
şekilde teminat verilmiş olması şarttır. Bu
madde uyarınca teminat alınarak mükellefiyeti yeniden tesis edilenlerin
düzenlemek zorunda oldukları fatura veya fatura yerine geçen belgelerden
Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenenlerin, elektronik belge olarak
düzenlenmesi zorunludur. Kâğıt olarak düzenlenmesi hâlinde bu belgeler
vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır ve kayıtların
tevsikinde kullanılamaz.
Mükellef hakkında yapılan inceleme
neticesinde, mükellefin başka bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti
olmadığı hâlde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet
tesis ettirdiği tespit olunursa, alınan teminat inceleme neticesinde
doğan borçlar dâhil vergi borçlarına mahsup edilerek artan tutar iade
olunur. Yapılan incelemede mükellefin başka bir ticari, zirai veya
mesleki faaliyeti bulunduğu hâlde sahte belge düzenlediği tespit
olunursa, mükellef hakkında 153/A maddesinin dördüncü fıkrası hükümleri
çerçevesinde işlem tesis edilir. Şu kadar ki, daha önceden alınmış olan
teminat sahte belge düzenleme fiili nedeniyle yapılan tarhiyatların ve
kesilen cezaların kesinleşmesine kadar mükellefe iade olunmaz. Yapılan
inceleme neticesinde mükellefin sahte belge düzenlemediği tespit
olunursa, alınan teminat başkaca vergi borcu bulunmaması kaydıyla iade
olunur.
Bu madde kapsamında alınan teminatların
iadesinde, 153/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca alınan teminatların
iadesine ilişkin; bu teminatların vergi borçlarına mahsubu ve eksilen
teminatların tamamlatılmasında ise aynı maddenin dokuzuncu fıkrasına
ilişkin hükümler uygulanır.
Bu madde kapsamında elektronik belge
düzenleme yükümlülüğü getirilen mükelleflere ilişkin bilgiler Hazine ve
Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecek usul ve esaslara göre
duyurulur. Bu kapsamda yapılan duyurular vergi mahremiyetinin ihlâli
sayılmaz.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, madde
kapsamındaki işlemlere ilişkin süreleri, elektronik ortamda belge
düzenleme zorunluluğunun başlayacağı tarihi, bu madde kapsamındaki
mükelleflerin tahsilat ve ödemelerinin
tevsiki ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 25 – 213
sayılı Kanunun 370 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 370- a) Vergi
incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce
verginin ziyaa uğradığına
delalet eden emareler bulunduğuna dair yetkili merciler tarafından
yapılmış ön tespitler hakkında tespit tarihine kadar ihbarda
bulunulmamış olması kaydıyla mükellefler izaha davet edilebilir.
Kendisine izaha davet yazısı tebliğ edilen mükellefler, davet konusu
tespitle sınırlı olarak, bu Kanunun 371 inci maddesinde yer alan
pişmanlık hükümlerinden yararlanamaz. İzaha davet yazısının tebliğ
tarihinden itibaren otuz günlük süre içerisinde izahta bulunulması
durumunda, yapılan izah değerlendirilerek değerlendirme sonucunu içeren
yazı mükellefe tebliğ edilir.
1. Mükelleflerce yapılan izah sonucu vergi ziyaına sebebiyet
verilmediğinin idarece anlaşılması hâlinde mükellefler söz konusu
tespitle ilgili olarak vergi incelemesine tabi tutulmaz veya takdir
komisyonuna sevk edilmez.
2. Mükelleflerce
yapılan izahın yeterli bulunmaması hâlinde, değerlendirme sonucunu
içeren yazının tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde;
hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin verilmesi, eksik veya yanlış
yapılan vergi beyanının tamamlanması veya düzeltilmesi ve ödeme süresi
geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183
sayılı Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen nispette uygulanacak
gecikme zammı oranında bir zamla aynı sürede ödenmesi şartıyla vergi ziyaı cezası, ziyaa uğratılan
vergi üzerinden %20 oranında kesilir. Bu
durum vergi incelemesi yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline
engel teşkil etmez.
b) (a) fıkrası uyarınca yapılmış ön
tespitlerin, verginin bu Kanunun 359 uncu maddesinde yer alan fiillerle ziyaa uğratılmış
olabileceğine ilişkin olması hâlinde bu kapsamdaki mükellefler izaha
davet edilmez. Şu kadar ki, sahte veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma fiilinin işlenmiş
olabileceğine dair yapılan ön tespitlerde, kullanılan sahte veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge tutarı, bir takvim yılında 100
bin Türk lirasını geçmeyen veya bu tutarı geçse bile ilgili yıldaki
toplam mal ve hizmet alışlarının %5’ini aşmayan mükelleflere ön tespite
ilişkin yazı tebliğ edilebilir. Mükelleflerce, haklarında yapılan
tespite ilişkin yazının tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün
içerisinde; hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin verilmesi, eksik
veya yanlış yapılan vergi beyanının tamamlanması veya düzeltilmesi ve
ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve
kesri için, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen nispette
uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla aynı sürede ödenmesi
şartıyla vergi ziyaı cezası, ziyaa uğratılan
vergi üzerinden %20 oranında kesilir. Bu durum vergi
incelemesi yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline engel teşkil
etmez. Bu fıkra kapsamında kendisine ön tespite ilişkin yazı tebliğ
edilen mükellefler, tespitle sınırlı olarak bu Kanunun 371 inci
maddesinde yer alan pişmanlık hükümlerinden yararlanamaz. Bu fıkrada yer
alan tutar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak bu Kanun uyarınca
belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır.
c) Hazine ve Maliye
Bakanlığı bu madde uyarınca ön tespiti ve/veya izaha daveti yapacak ve
yapılan izahı değerlendirecek mercii, yapılacak ön tespitin ve/veya
izaha davetin şekli ve kapsamını, davet yapılacakları, yapılan izahın
değerlendirme süresini, yapılan izahta kullanılacak bilgi ve belgeler
ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 26 – 213
sayılı Kanunun 376 ncı maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Mükellef veya vergi sorumlusu;
1. İkmalen,
resen veya idarece tarh edilen vergiyi veya vergi farkını ve vergi ziyaı,
usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının yarısını ihbarnamelerin tebliğ
tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak
vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat göstererek
vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse kesilen
cezanın yarısı,
2. Uzlaşmanın vaki olması durumunda,
üzerinde uzlaşılan vergiyi veya vergi farkını ve vergi ziyaı cezasının
%75’ini, bu Kanunun ek 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı
bendinde yer alan ödeme süreleri içinde öderse üzerinde uzlaşılan
cezanın %25’i,
indirilir.”
MADDE 27 – 213
sayılı Kanunun mülga 379 uncu maddesi aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.
“Kanun yolundan vazgeçme:
MADDE 379- Vergi/ceza ihbarnamesine karşı
süresinde açılan davalarda, vergi mahkemesince verilen istinaf yolu açık
kararlar ile bölge idare mahkemesince verilen temyiz yolu açık
kararlarda (Danıştayın bozma kararı üzerine
verilen kararlar hariç);
1. Kaldırılan vergi tutarının %60’ı, tasdik
edilen vergi tutarının tamamı ile tasdik edilen vergi tutarına ilişkin
vergi ziyaı cezasının %75’i,
2. Bağlı olduğu vergi aslı dava konusu
yapılmayan veya 359 uncu maddede yazılı fiillere iştirak nedeniyle
kesilen vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük
ve özel usulsüzlük cezalarının kaldırılan tutarının %25’i ve tasdik
edilen tutarının %75’i,
mükellef için
geçerli olan kanun yoluna başvuru süresi içerisinde, dava konusu vergi
ve/veya vergi cezalarının tümü için kanun yolundan vazgeçildiğine
ilişkin dilekçenin ilgili vergi dairesine verilmesi şartıyla kanun
yolundan vazgeçme dilekçesinin verildiği tarih itibarıyla başkaca bir
işleme gerek kalmaksızın tahakkuk eder.
Bu şekilde tahakkuk eden tutarlar tahakkuk
tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. Bu maddeye göre tahakkuk eden
vergi ve/veya vergi cezalarının %80’inin, hesaplanacak gecikme faizi ile
birlikte bu sürede tamamen ödenmesi şartıyla, vergi ve ceza tutarından
%20 oranında indirim yapılır. Şu kadar ki, tasdik edilerek tahakkuk eden
vergi tutarında indirim yapılmaz. İndirim hükmünden yararlanılabilmesi
için dava konusu yapılan ve bu maddeye göre tahakkuk eden vergi ve/veya
vergi cezaları ile gecikme faizlerinin birlikte bu fıkra kapsamında
ödenmesi şarttır.
Kanun yolundan vazgeçme dilekçesi vergi
dairesince ilgili yargı merciine gönderilir ve bu dilekçenin vergi
dairesine verildiği tarih kanun yolundan vazgeçme tarihi olarak kabul
edilir. Kanun yolundan vazgeçilmesi hâlinde idarece de ihtilaf
sürdürülmez. Kanun yolundan vazgeçildiği hâlde istinaf veya temyiz
yoluna başvurulması durumunda ise bu başvurular incelenmez.
Kanun yolundan vazgeçilen vergi ve vergi ziyaı cezası
için bu maddeye göre yapılan tahakkuktan önce ödenen gecikme faizi ve
gecikme zammı da dâhil tutarlar, bu madde hükmüne göre ödenecek
tutarlara mahsup edilir.
Bu madde uyarınca istinaf ve temyiz
yolundan vazgeçilen davaya ilişkin kararlarda hükmedilen yargılama
giderleri, avukatlık ücretleri ve fer’ileri karşılıklı
olarak talep edilmez ve bu alacaklar için icra takibi yapılamaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenir.”
MADDE 28 – 213
sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki parantez içi
hükümde yer alan “kesilen ceza hariç” ibaresi “kesilen ceza ve 370 inci
maddenin (b) fıkrası kapsamında kendilerine ön tespite ilişkin yazı
tebliğ edilen mükelleflere mezkur maddeye
göre kesilen ceza hariç” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 29 – 213
sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 9- Bu bölüm uyarınca üzerinde
uzlaşılan vergi ve cezalar hakkında 376 ncı maddenin
birinci fıkrasının (2) numaralı bendi hükmü dışında indirim uygulanmaz.
Hakkında 376 ncı maddenin
birinci fıkrasının (1) numaralı bendi hükümleri uygulanan vergi ve
cezalar için bu bölüm hükümleri uygulanmaz. Mükellefin uzlaşma
tutanağını imzalayıncaya kadar uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyanla
hadiseye 376 ncı maddenin
birinci fıkrasının (1) numaralı bendi hükümlerinin uygulanmasını isteme
hakkı mahfuzdur.”
MADDE 30 – 29/7/1970 tarihli
ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa 41 inci maddeden sonra gelmek
üzere kısım başlığıyla birlikte aşağıdaki madde eklenmiştir.
“DÖRDÜNCÜ KISIM
Değerli Konut Vergisi
Konu:
MADDE 42- Türkiye sınırları içinde bulunan
mesken nitelikli taşınmazlardan bina vergi değeri veya Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünce belirlenen değeri 5.000.000 Türk lirası ve üzerinde
olanlar değerli konut vergisine tabidir.”
MADDE 31 – 1319
sayılı Kanuna, bu Kanunla eklenen 42 nci maddeden
sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Vergiye ait değerlerin tespiti, ilanı ve
kesinleşmesi:
MADDE 43- Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünce ilgili mevzuat kapsamında yapılan veya yaptırılan değerleme
sonucunda belirlenen ve değeri 42 nci maddede
yer alan tutarı aşan (bu tutar dâhil) mesken nitelikli taşınmazlar,
ilgilileri tarafından ulaşılabilecek şekilde Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün internet sitesinde ilan edilir ve ilgilisine ayrıca tebliğ
edilir. Tebliğ tarihinden itibaren on beşinci günün sonuna kadar Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğüne itiraz edilmeyen mesken nitelikli taşınmaz
değeri kesinleşir. Süresinde yapılan itirazlar, on beş gün içinde
değerlendirilerek sonuçlandırılır ve kesinleşen değer, aynı usulle ilan
ve ilgilisine tebliğ edilir. Bu değer, değerli konut vergisi
uygulamasında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değer
olarak kabul edilir.
Bu vergi uygulamasında, Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünce belirlenen bir değerin bulunmaması durumunda, bina
vergi değeri esas alınarak vergilendirme işlemleri yapılır.
Bina vergi değeri, 29 uncu maddeye göre
belirlenen vergi değeridir.”
MADDE 32 – 1319
sayılı Kanuna, bu Kanunla eklenen 43 üncü maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Matrah ve nispet:
MADDE 44- Verginin matrahı, bina vergi
değeri ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değerden yüksek
olanıdır.
Değerli konut vergisine tabi mesken
nitelikli taşınmazlardan değeri;
5.000.000 TL ile 7.500.000 TL arasında
olanlar (Binde 3)
7.500.001 TL ile 10.000.000 TL arasında
olanlar (Binde 6)
10.000.001 TL’yi
aşanlar (Binde
10)
oranında vergilendirilir.
Paylı mülkiyette ve elbirliği mülkiyette,
matrahın hesabında mesken nitelikli taşınmazın toplam değeri esas
alınır.
42 nci maddede
yer alan tutar, ikinci fıkrada yer alan vergi oranlarına esas mesken
nitelikli taşınmaz değerlerinin alt ve üst sınırları ile Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen ve 42 nci maddede
yer alan tutarı aşan (bu tutar dâhil) mesken nitelikli taşınmazların
değeri her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılır. Bu
şekilde hesaplanan tutarların 10.000 Türk lirasına kadar olan kesirleri
dikkate alınmaz (Şu kadar ki; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce
belirlenen taşınmaz değeri, değer tespitinin yapıldığı yıl yeniden
değerleme oranında artırılmaz.).”
MADDE 33 – 1319
sayılı Kanuna, bu Kanunla eklenen 44 üncü maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Mükellefiyet:
MADDE 45- Değerli konut vergisini mesken
nitelikli taşınmazların maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de
yoksa mesken nitelikli taşınmaza malik gibi tasarruf edenler öder.
Bir mesken nitelikli taşınmaza paylı
mülkiyet hâlinde malik olanlar, hisseleri oranında mükelleftirler.
Elbirliği mülkiyette malikler vergiden müteselsilen sorumlu
olurlar.
Değerli konut vergisi mükellefiyeti;
a) Mesken nitelikli taşınmazın değerinin,
bina vergi değeri veya Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen
değerin 42 nci maddede belirtilen tutarı
aştığının (bu tutar dâhil) belirlendiği tarihi,
b) 33 üncü maddenin (1) ila (7) numaralı
fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması hâlinde
bu değişikliklerin vuku bulduğu tarihi,
c) Muafiyetin sukut ettiği tarihi,
takip eden
yıldan itibaren başlar.
Yanan, yıkılan, tamamen kullanılmaz hâle
gelen veya vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan mesken nitelikli
taşınmazlardan dolayı mükellefiyet, bu olayların vuku bulduğu tarihi
takip eden taksitten itibaren sona erer.”
MADDE 34 – 1319
sayılı Kanuna, bu Kanunla eklenen 45 inci maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Muaflıklar:
MADDE 46- Aşağıda yazılı mesken nitelikli
taşınmazlar, değerli konut vergisinden muaftır:
a) Genel ve özel bütçeli idarelerin,
belediyelerin ve üniversitelerin maliki veya intifa hakkına sahip olduğu
mesken nitelikli taşınmazlar.
b) Türkiye sınırları
içinde mesken nitelikli tek taşınmazı olan kişilerden; kendisine
bakmakla mükellef kimsesi olup onsekiz yaşını
doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını
belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik
kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların sahip olduğu mesken
nitelikli taşınmazlar (intifa hakkına sahip olunması hâli dâhil) (Bu
hüküm, belirtilen kişilerin tek meskene hisse ile sahip olmaları hâlinde
hisselerine ait kısım hakkında da uygulanır.).
c) Yabancı devletlere ait olup elçilik ve
konsolosluk olarak kullanılan mesken nitelikli taşınmazlar ile elçilerin
ikametine mahsus mesken nitelikli taşınmazlar ve bunların müştemilatı
(karşılıklı olmak şartıyla) ve merkezi Türkiye’de bulunan milletlerarası
kuruluşlara, milletlerarası kuruluşların Türkiye’deki temsilciliklerine
ait mesken nitelikli taşınmazlar.
ç) Esas faaliyet konusu
bina inşası olanların işletmelerine kayıtlı bulunan ve henüz ilk satışa,
devir ve temlike konu edilmemiş yeni inşa edilen mesken nitelikli
taşınmazlar (arsa karşılığı inşaat işlerinde sözleşme gereği taahhüt
işini üstlenen müteahhide kalan mesken nitelikli taşınmazlar dâhil) (bu
taşınmazların kiraya verilmesi veya sair surette kullanılması hâlleri
hariç).”
MADDE 35 – 1319
sayılı Kanuna, bu Kanunla eklenen 46 ncı maddeden
sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Verginin beyanı, ödeme süresi ve ödeme
yeri:
MADDE 47- Mükellef
tarafından, mesken nitelikli taşınmaza ilişkin bina vergi değeri ve Tapu
ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değer, buna ait vesikalarla,
mesken nitelikli taşınmazın bulunduğu yerdeki Gelir İdaresi Başkanlığına
bağlı yetkili vergi dairesine, mesken nitelikli taşınmazın değerinin 42 nci maddede
belirtilen tutarı aştığı (bu tutar dâhil) yılı takip eden yılın şubat
ayının 20 nci günü sonuna kadar
beyanname ile beyan edilir ve vergi, yetkili vergi dairesince yıllık
olarak tarh ve tahakkuk olunur. Müteakip
yıllar için mükellef tarafından aynı şekilde yıllık olarak beyanname
verilir ve vergi ilgili vergi dairesince tarh ve tahakkuk olunur.
Elbirliği mülkiyetinde mükellefler müşterek
beyanname verebilecekleri gibi, münferiden de beyanname verebilirler.
Paylı mülkiyet hâlinde ise beyanname münferiden verilir.
Vergi dairesi tarafından tarh ve tahakkuk
ettirilen vergi, ilgili yılın şubat ve ağustos aylarının sonuna kadar
iki eşit taksitte ödenir.
Yıl içerisinde mükellefiyetin başlamasını
gerektirecek durumun meydana gelmesi hâlinde, mükellef tarafından takip
eden yılın beyanname verme süresi içerisinde ilgili vergi dairesine
beyanname verilir.
Bu Kanunun 37 nci maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkrası hükümleri, değerli konut vergisi bakımından
uygulanmaz.”
MADDE 36 – 1319
sayılı Kanuna, bu Kanunla eklenen 47 nci maddeden
sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Değerli konut vergisi hasılatı:
MADDE 48- Tahsil edilen değerli konut
vergisi, genel bütçe geliri olarak kaydedilir ve 2/7/2008 tarihli
ve 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun ile diğer kanunlara göre
mahalli idarelere verilecek payların hesabında dikkate alınmaz.”
MADDE 37 – 1319
sayılı Kanuna, bu Kanunla eklenen 48 inci maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiş ve mevcut maddeler buna göre teselsül
ettirilmiştir.
“Yetki:
MADDE 49- Bu verginin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, muafiyetlerin
uygulanmasında aranacak belgeleri tespit etmeye, 47 nci maddede
yer alan beyanname verme ve ödeme sürelerini üç aya kadar uzatmaya,
beyannamenin verileceği yetkili vergi dairesini, beyannamenin şekil,
içerik ve eklerini belirlemeye ve verginin beyanname aranmaksızın
tahakkuk ettirilmesine Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 38 – 14/9/1972 tarihli
ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve
Seyahat Acentaları Birliği
Kanununun 34 üncü maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin ikinci
paragrafında yer alan “2 yılda” ibaresi “üç yılda” şeklinde ve bendin
üçüncü paragrafının (e) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“e) Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri ile 11/7/2019 tarihli
ve 7183 sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanun ile kurulan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Yönetim
Kurulunun asıl ve yedek üyelerini seçmek,”
MADDE 39 – 1618
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 5- Birliğin 2019 yılı Kasım
ayında yapılacak olan seçimlerinde 34 üncü maddenin birinci fıkrasının
(A) bendinde yer alan, seçimlerin üç yılda bir kasım ayında yapılacağına
ilişkin hüküm uygulanmaz.
Birliğin 2019 yılı Kasım ayında yapılan
seçimlerinde seçilen Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu üyeleri ile
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Yönetim Kurulunun asıl ve
yedek üyelerinin görev süresi üç yıl olarak uygulanır.”
MADDE 40 – 21/5/1986 tarihli
ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanununun ek 12 nci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Amatör sporun desteklenmesi
EK MADDE 12- Gençlik ve
Spor Bakanlığı, Türkiye Futbol Federasyonu ve bağımsız spor
federasyonlarına tescil edilmiş olan ve Türkiye’de faaliyette bulunan
spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri
tarafından sporculara ödenen ücretlerden tevkif edilerek ilgili vergi
dairesine kanuni süresinde beyan edilen ve ödenen gelir vergisinden
Gençlik ve Spor Bakanlığının talebi üzerine Hazine ve Maliye Bakanınca
uygun görülen pay, Gençlik ve Spor Bakanlığı adına açılacak özel hesaba
Hazine ve Maliye Bakanlığınca aktarılır.
Özel hesaba aktarılan tutarlar aşağıdaki
harcamalar dışında kullanılamaz:
a) Amatör spor dallarında sportif faaliyet
gösteren sporculara, bunların çalıştırıcılarına ve diğer spor
elemanlarına yapılan ücret ve ücret sayılan ödemeler (Her bir sporcu,
çalıştırıcı ve diğer spor elemanları için yıllık olarak yapılacak
ödeme, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin üçüncü gelir
diliminde yer alan ve ilgili yılda ücretler için geçerli olan tutarın üç
katını aşamaz.),
b) Bu fıkranın (a) bendi kapsamındaki
sporcu, çalıştırıcılar ve diğer spor elemanlarının, sportif
faaliyetlerine ilişkin iaşe, ibate, seyahat, sağlık, eğitim-öğretim
harcamaları ile amatör spor dallarına ilişkin hazırlık kampları,
müsabaka, malzeme ve ekipman, federasyon
vize, lisans, tescil ve katılım harcamaları.
Özel hesaptan spor kulüpleri ve sportif
alanda faaliyette bulunan sermaye şirketlerine aktarılan tutarlar ile bu
tutarlardan yapılan harcamalar, gelir ve kurumlar vergisi
uygulamalarında gelir, gider, indirim veya maliyet olarak dikkate
alınamaz.
Özel hesaba aktarılan tutarların
kullanılması ve denetlenmesi ile maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Gençlik ve Spor
Bakanlığı müştereken yetkilidir.”
MADDE 41 – 25/3/1987 tarihli
ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana
Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422
Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182
Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 4- 31/12/2014 tarihine kadar,
pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları
borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı
olarak nominal ya da primli değer üzerinden
pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012
tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin
şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk
Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı
yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması
ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin
kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan
ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı
veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme,
haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye
aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu
incelemesindekiler dahil görülmekte olan
menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer
olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet
ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.”
MADDE 42 – 6802
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3- Bu Kanunun 34 üncü
maddesinde yer alan konaklama vergisi oranı 31/12/2020 tarihine
kadar % 1 olarak uygulanır.”
MADDE 43 – 11/7/2019 tarihli
ve 7183 sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “temsilcisi”
ibareleri “Başkanı” şeklinde ve “temsilcilerinden” ibaresi
“başkanlarından” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 44 – 4/1/2002 tarihli
ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına
(z) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiştir.
“aa)
Faaliyet ve görev alanı kapsamında yer alan tarımsal ürünlerle ilgili
olmak üzere, üretimin yetersiz olması nedeniyle ürün fiyatlarında
meydana gelebilecek olağanüstü dalgalanmaların önlenmesi veya ürünlerde
fiyat istikrarının sağlanması amacıyla ilgili bakanın onayı ve Toprak
Mahsulleri Ofisi Yönetim Kurulunun görevlendirmesi ile Toprak Mahsulleri
Ofisi Genel Müdürlüğünün ithalat yoluyla yapacağı tarımsal ürün alımları
ve buna ilişkin hizmet alımları,”
MADDE 45 – 4734
sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin beşinci fıkrasının ikinci
cümlesine “yapım işlerinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “; Devlet
Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğünün idareler adına gerçekleştireceği taşıt
alımı, taşıt kiralama, akaryakıt alımı ile ilaç, tıbbi malzeme ve tıbbi
cihaz alımlarında” ibaresi ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Beşinci fıkra kapsamında Devlet Malzeme
Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak alımlarda uygulanacak usul ve
esaslar Kurum görüşü üzerine Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü
tarafından belirlenir. Bu kapsamda yapılacak alımlarda Kanunun 5 inci
maddesinin birinci fıkrasında belirlenen temel ilkelere uyularak,
ihaleler en yüksek katılımı sağlayacak şekilde gerçekleştirilir.”
MADDE 46 – 28/3/2002 tarihli
ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında
Kanunun 3 üncü maddesinde yer alan “Dış borcun tahsisi” tanımına “Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğüne” ibaresinden sonra gelmek üzere “, Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığına” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 47 – 4749
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 31- 5 inci maddede düzenlenen
net borç kullanımı tutarı 2019 yılı için, 1/1/2019 tarihinden
geçerli olmak üzere, Bakan ve Cumhurbaşkanı tarafından artırılan net
borç kullanım tutarına yetmiş milyar Türk lirası ilave edilerek
uygulanır.”
MADDE 48 – 31/5/2006 tarihli
ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 79- 5434 sayılı Kanunun mülga
64 üncü maddesi, bu Kanunun 47 nci maddesinin
sekizinci fıkrası ile 2330 sayılı Kanun veya 2330 sayılı Kanun hükümleri
uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara, 1005 sayılı Kanun,
3713 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesine, 17/7/2004 tarihli
ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanuna ve 24/6/2008 tarihli ve 5774 sayılı
Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı
Verilmesi Hakkında Kanuna göre aylık bağlanmış olanların kendilerine
veya bunlardan ölenlerin hak sahiplerine, bu kapsamda maddenin yürürlük
tarihine kadar yapılan ve bu Kanunun 96 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olduğu Kurumca tespit edilen
fazla veya yersiz ödemelere ilişkin borç çıkarılmaz, çıkarılmış
borçların ödenmemiş olan kısımları terkin edilir, maddenin yayımı
tarihinden önce tahsil edilmiş tutarlar iade ve mahsup edilmez.
2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı cümlelerine
aykırı olacak şekilde ödenen ve bu Kanunun 96 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olduğu Kurumca tespit edilen
fazla veya yersiz olarak yapılan ödemeler hakkında da birinci fıkra
hükümleri uygulanır.”
MADDE 49 – 3/6/2007 tarihli
ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme
ve Denetleme Kurumuna ilişkin hükümler
EK MADDE 5 – (1) Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunda Başkan ve üyeler,
görevlerinin devamı süresince görevlerini tam bir dikkat, dürüstlük ve
tarafsızlık ile yürüteceklerine, ilgili mevzuat hükümlerine aykırı
hareket etmeyeceklerine ve ettirmeyeceklerine dair Yargıtay Birinci
Başkanlık Kurulu huzurunda yemin eder. Yemin için yapılan başvuru
Yargıtay tarafından acele işlerden sayılır. Başkan ve üyeler, yemin
etmedikçe göreve başlamış sayılmaz.
(2) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumunda Başkan Yardımcısı, Daire Başkanı ve
Grup Başkanı kadrolarına atanacaklarda aşağıdaki şartlar aranır:
a) 14/7/1965 tarihli
ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan
genel şartları taşımak.
b) En az dört yıllık yükseköğrenim mezunu
olmak.
c) Kamuda ve/veya sosyal güvenlik
kurumlarına tabi olmak kaydıyla uluslararası kuruluşlar ile özel
sektörde veya serbest olarak en az beş yıl çalışmış olmak.
(3) Başkan ve üyeler ile Kurum
personeline; 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 11 inci maddesi uyarınca belirlenmiş
emsali personele mali ve sosyal haklar kapsamında yapılan ödemeler aynı
usul ve esaslar çerçevesinde ödenir. Emsali personele yapılan
ödemelerden vergi ve diğer yasal kesintilere tabi olmayanlar bu Kanuna
göre de vergi ve diğer kesintilere tabi olmaz. Başkan ve üyeler ile
Kurum personeli emeklilik hakları bakımından da emsali olarak belirlenen
personel ile denk kabul edilir.
(4) Başkan ve üyeler ile Kurum personeli,
sosyal güvenlik açısından 31/5/2006 tarihli
ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı
sayılır. 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendi kapsamında sigortalı iken Başkan ve üyeliğe atananlardan bu
görevleri sona erenler veya bu görevlerinden ayrılma isteğinde
bulunanların bu görevlerde geçen hizmet süreleri kazanılmış hak aylık,
derece ve kademelerinin tespitinde dikkate alınır. Bunlardan bu
görevleri sırasında 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamına
girenlerin bu görevlerde geçen süreleri makam tazminatı ile temsil
tazminatı ödenmesi gereken süre olarak değerlendirilir. Kamu kurum ve
kuruluşlarında 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında sigortalı iken Başkan ve üyeliğe atananların,
önceki kurum ve kuruluşları ile ilişiklerinin kesilmesi kendilerine
kıdem tazminatı veya iş sonu tazminatı ödenmesini gerektirmez. Bu
durumda olanların kıdem tazminatı veya iş sonu tazminatı ödenmesi
gereken hizmet süreleri, Başkan ve üyelikte geçen hizmet süreleri ile
birleştirilir ve emeklilik ikramiyesi ödenecek süre olarak
değerlendirilir.
(5) Başkan ve üyeliğe atananlardan atama
yapılmadan önce sosyal güvenlik yönünden diğer statülere tabi olanların,
istekleri hâlinde bu statülere bağlılıkları devam eder ve bunlar
hakkında dördüncü fıkra hükmü uygulanmaz.
(6) Kurum, 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 25 inci maddesi hükümlerine göre personel
görevlendirebilir.
(7) Kurumda, 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 6 ncı maddesinde belirtilen
usul ve esaslar çerçevesinde sözleşmeli olarak bilişim personeli
çalıştırılabilir. Söz konusu maddenin üçüncü fıkrasının (a) ve (b)
bentlerinde yer alan şartlar Kurum için aranmaz.
(8) Başkan ve üyeler ile Kurum personelinin
görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin
soruşturmalar için izin verme yetkisi; Başkan ve üyeler için ilişkili
Bakana, Kurum personeli için ise Başkana aittir. Başkan ve üyeler ile
Kurum personelinin görevleri ile ilgili olarak iştirak hâlinde
işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin soruşturmalarda Kurum personeli
hakkında soruşturma izni verme yetkisi ilişkili Bakana aittir. Başkan ve
üyeler ile Kurum personelinin, görevden ayrılmış olsalar dahi,
görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı
başlatılan soruşturma ve kovuşturmalar, ilgili üye veya personelin
talebi hâlinde, Kurum tarafından görevlendirilecek bir avukat tarafından
takip edilir. Söz konusu davalara ilişkin dava giderleri ile Türkiye
Barolar Birliğince açıklanan asgari ücret tarifesinde belirlenen
avukatlık ücretinin onbeş katını aşmamak
üzere belirlenen avukatlık ücreti Kurum bütçesinden karşılanır. Başkan
ve üyeler ile Kurum personelinin, kovuşturma sonucunda mahkumiyetine karar
verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi hâlinde, Kurum bütçesinden
karşılanan avukatlık ücreti, ilgili Başkan ve üyeler ile Kurum
personelinden genel hükümlere göre tahsil olunur.
(9) Başkan ve üyeler, 19/4/1990 tarihli
ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla
Mücadele Kanununa tabidir.
(10) Başkan ve üyeler, görevlerinden
ayrılmalarını izleyen iki yıl içinde Kurumun denetlemekle ve
düzenlemekle yetkili olduğu sektör ve alandaki özel kuruluşlarda görev
alamaz. Bu fıkra hükmüne uymayanlar hakkında 2/10/1981 tarihli
ve 2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler
Hakkında Kanunun 4 üncü maddesi hükmü uygulanır.
(11) Kurumun malları, varlıkları, hak ve
alacakları Devlet malı hükmündedir, haczedilemez ve rehnedilemez.
(12) Aşağıdaki gelirler Kurumun gelirleri
arasında yer alır:
a) Türkiye’de kurulmuş sigorta, reasürans ve
emeklilik şirketleri ile yurt dışında kurulmuş sigorta, reasürans ve
emeklilik şirketlerinin Türkiye’deki teşkilatlarından ve sigorta ve
reasürans brokerlerinden tahsil edilen katılma payları.
b) Sigorta acenteleri ve sigorta eksperlerinden Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği tarafından levha kayıt ücreti veya aidat
olarak tahsil edilen tutarlardan indirilmek suretiyle Kuruma aktarılan
katılma payları.
c) Kurumca belirlenen tescil, izin ve
ruhsat hizmet bedelleri.
(13) Onikinci fıkra
uyarınca katılma payı olarak tahsil olunacak tutarlar, söz konusu
fıkranın (a) bendinde belirtilen kuruluşların bir önceki yıl bilanço
toplamlarının onbinde beşini,
(b) bendinde belirtilen tutarın ise beşte birini geçemez.
(14) Kurum kadrolarına atanan ve haklarında
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 12 nci ve
geçici 16 ncı maddeleri
hükümleri uygulananların mali hakları hususunda söz konusu hükümlerin
uygulanmasına devam olunur.”
MADDE 50 – 8/11/2016 tarihli
ve 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile
Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 37 nci maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik
Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar
verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut
bunlarla irtibatı olan ve bu nedenle kamu görevinden çıkarılmış olan
kişilerden, adli veya idari soruşturma veya kovuşturması devam edenlerin
sosyal güvenlik haklarına ilişkin başvuruları hakkında 31/10/2019 tarihine
kadar karar alan, bu kararları yerine getiren veya işlem yapmayan kamu
görevlilerinin bu karar ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve
cezai sorumluluğu doğmaz.”
MADDE 51 – 27/6/1989 tarihli
ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 32 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 32- Vergi
Müfettişleri, en az dört yıllık yükseköğretim veren hukuk, siyasal
bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakülteleri ile
yönetmelikle belirlenen yükseköğretim kurumlarından veya bunlara
denkliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilmiş yükseköğretim
kurumlarından mezun olup, sınavın yapıldığı tarih itibarıyla otuz beş
yaşını doldurmamış olan ve yapılacak özel yarışma sınavını kazananlar
arasından, Bakan onayı ile mesleğe Vergi Müfettiş Yardımcısı olarak
atanır.
Vergi Müfettiş Yardımcıları, fiilen üç yıl
çalışmak ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre
başarılı olmak şartıyla yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak
kazanırlar. Yeterlik sınav konuları ile sınava ilişkin diğer usul ve
esaslar yönetmelikle düzenlenir. Yapılacak yeterlik sınavında başarılı
sayılabilmek için yeterlik sınavında alınan puanın yüz puan üzerinden en
az altmış beş puan olması şarttır. Yeterlik sınavında başarılı olanlar
Vergi Müfettişi olarak atanırlar. Yeterlik sınavında başarılı
olamayanlar ise Hazine ve Maliye Bakanlığında derecelerine uygun memur
kadrolarına atanırlar.
Yardımcılık dönemi dahil Vergi
Müfettişi olarak en az on yıl çalışan ve Vergi Müfettişliğine atanma
tarihi sonrasında en az altı yıl performans değerlendirmesinde başarılı
olanlar, Vergi Başmüfettişi kadrolarına atanırlar.
Performans değerlendirme sistemi, Vergi
Müfettişlerinin mesleki yeterlik ve yetkinliklerinin objektif, nesnel ve
mukayeseli bir şekilde değerlendirilmesi için görev yaptıkları süre
içindeki sınavlarda elde ettikleri başarı derecesi, görev yaptıkları
başkanlıkların Vergi Müfettişlerinin iş performansına ilişkin
değerlendirmeleri, düzenledikleri vergi inceleme raporları hakkında
rapor değerlendirme komisyonları tarafından yapılan değerlendirmeler,
düzenledikleri diğer inceleme, araştırma, görüş, denetim ve soruşturma
raporları hakkında yapılan değerlendirmeler, lisansüstü eğitim düzeyleri
ve benzeri kriterler esas alınarak
oluşturulur. Vergi Müfettişlerinin performans değerlendirmesi takvim
yılı itibarıyla yapılır.
Performans değerlendirme sisteminin
oluşturulması ve yönetimi ile Vergi Müfettişlerinin görev, yetki ve
sorumlulukları, mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yeterlikleri,
yükselmeleri, görevlendirilmeleri ve yer değiştirmelerine ilişkin usul
ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”
Yürürlük
MADDE 52 – (1)
Bu Kanunun;
a) 1 inci ila 7 nci maddeleri
bu Kanunun yayım tarihini izleyen üçüncü ay
başında,
b) 9 uncu ve 42 nci maddeleri 1/4/2020 tarihinde,
c) 10 uncu ve 15 inci maddeleri 1/1/2020 tarihinden
itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
ç) 11 inci ve 12 nci maddeleri
bu Kanunun yayım tarihini izleyen ay
başında,
d) 13 üncü ve 14 üncü maddeleri 1/1/2020 tarihinden
itibaren başlayan vergilendirme dönemi gelir ve kazançlarına uygulanmak
üzere yayımı tarihinde,
e) 17 nci maddesi 1/1/2019 tarihinden
itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
f) 18 inci maddesi 1/1/2020 tarihinden
itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi
beyannamelerinde uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
g) 21 inci maddesinin 193 sayılı Kanunun
geçici 72 nci maddesinde yer alan “31/12/2019”
ibaresini “31/12/2023” şeklinde değiştiren hükmü yayımı tarihinde, diğer
hükümleri 1/1/2020 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak
üzere yayımı tarihinde,
ğ) 23 üncü, 25 inci, 27 nci ve
28 inci maddeleri, 32 nci maddesiyle
1319 sayılı Kanuna eklenen 44 üncü maddenin dördüncü fıkrası ve 40 ıncı maddesi 1/1/2020 tarihinde,
h) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 53 – (1)
Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
6/12/2019 |